Yolculuk gayet keyifli geçti. Giderken biraz kalabalıktı. Hatta dışarıda oturacak yer bulmak oldukça zordu. Ancak dışarıda ayakta durup denizi ve martıları seyretmek bile keyifliydi. E tabii bir de yanında çocuk olunca hemen yer açıp oturmamız için yardımcı olmuştu herkes.
Adaya varınca önce kısa bir keşif yapıp ardından hemen yemek yiyelim dedik. Deniz kenarındaki restoranlardan birine oturduk.

Tercihimiz balık olacaktı elbette. Ipiko için istavrit tava söyledim. Kalamar ve bir kaç çeşit mezenin tadına bakmak istedik biz de. Fiyatlar lezzetini göre fazlaydı bence. Çünkü eşsiz lezzetler tatmayı ummustum okuduklarımdan sonra. Biraz hayal kırıklığı yaşadım. Yemeğin ardından ada turuna başladık.

Yolda yürürken, İpek'in faytona binme merak ve isteği baskın gelince, Sait Faik Müzesi'ne faytonla gitmeye karar verdik. Ipek ilk kez bindiği faytondan çok keyif aldı. Ben ise hayvanlara üzülmekten artık pek keyif alamıyorum. Müzeye gelince kapalı olduğunu gördük. ( Salı günleri kapalıymış, bilginize...) Oraya kadar gitmişken de bir kaç fotoğraf çektim elbet.

Dönüşte yürüyerek yeniden deniz kenarına ulaştık. Yol boyunca gördüğümüz güzellikleri saklamak için pes peşe fotoğraflar çektim. Daha yukarıda tepede öğretmenler evi olduğu yazısını gördüm. Biraz daha vaktimiz olsa orayı da muhakkak görmek isterdim. Adaya tepeden bakan muhteşem bir manzarası olsa gerek.





Çay içmek için yine iskeleye yakın deniz kenarı, sakin bir cafe bulduk. Adanın meşhur lezzetlerinden olan milföy pastayı tatmayı da ihmal etmedik.

Dönüş yolunda batan güneşin verdiği ısıyla ve onca yol yürümenin verdiği yorgunlukla, kucağıma koyuverdi başını İpikom. Ohh en güzel keyif...

Gelişimizden daha keyifli bir dönüş yolculuğu yaptık.
İstanbul'da doğup büyüyen biri olarak hala keşfetmediğim yerler olması şehrin, heyecanı bitmeyen ve bağımlılık yaratan etkisini hatırlatıyor ister istemez.
Keyifli keşifler ve yolculuklara..
Sevgiyle....
2 yorum
şu adalarda fayton dışında bir çözüm olsa keşke :(
bu yaz kesinlikle bende ziyaret etmeyi istiyorum ayağımızın dibinde aslında ama hep erteliyoruz :) bu güzel yazı için teşekkürler
Teşekkür ederim. Beğendiyseniz ne mutlu bana. Hatta bence yazı beklemeyin. İlkbaharda gidin. Daha da güzel olacaktır. Sevgiler.
Yorum için açıklama